SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar

iMAN BAHSİ

<< 73 >>

DEVAM: 32/- ''YILDIZIN DOĞUP BATMASI iLE BİZE YAĞMUR YAĞDIRILDI" DiYEN KİMSENİN KAFİR OLDUĞUNU BEYAN BABI

 

127 - (73) وحدثني عباس بن عبدالعظيم العنبري. حدثنا النضر بن محمد. حدثنا عكرمة (وهو ابن عمار) حدثنا أبو زميل. قال: حدثني ابن عباس قال:

 مطر الناس على عهد النبي صلى الله عليه وسلم. فقال النبي صلى الله عليه وسلم: "أصبح من الناس شاكر ومنهم كافر. قالوا: هذه رحمة الله. وقال بعضهم: لقد صدق نوء كذا وكذا" قال: فنزلت هذه الآية: فلا أقسم بمواقع النجوم، حتى بلغ: وتجعلون رزقكم أنكم تكذبون [الواقعة/ آية 75 - 82].

 

[:-231-:] Bana Abbâs b. Abdilâzim el-Anberî rivayet etti. (Dediki): Bize Nadr b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): Bize İkrime — ki İbni Ammârdır— rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu Zumeyl rivayet etti. Dediki: Bana İbn Abbas tahdis edip dedi ki:

 

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) döneminde insanlara yağmur yağdırıldı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

 

"İnsanlardan bir kısmı şükredici bir kısmı da kafir olarak sabahı etti. Onlar: Bu Allah'ın rahmetidir, dediler. Diğer bir kısmı da şu şu yıldızın doğuşu doğru çıktı dediler." (İbn Abbas) dedi ki: Bunun üzerine şu: "Hayır, işte yıldızların doğup battıkları yerlerine yemin ederim" ayeti "ve rızkınızı yalanlamaktan ibaret mi kalacaksınız" (Vakıa, 75-82) ayetine kadar nazil oldu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 5672

 

NEVEVİ ŞERHİ İÇİN TIKLA

 

DAVUDOĞLU

AÇIKLAMA: Bundan Önceki iki rivayetin birinde yağmura nimet denilmiş; diğerinde bereket tâbiri kullanılmıştır. Mezkur ta'birlerden bilumum nimetler kasdedilmemiştir.

 

Halkın bu tarzdaki konuşmaları eski bir âdet olup ihtimal o güne kadar sürüp gelmiştir, mamafih hadisi duymazdan önceye aid olması da muhtemeldir.

 

El-Ubbi İslâm feylesoflarından Fârabi ile İbni Sina'nm Aristo ya tâbi' olarak : «Birden yalnız bîr çıkar» faraziyesine kail olmalarını ehl-i cahiliyyetin yıldıza yağmur isnadı kabilinden hezeyanlar diye vasıflandırmışlar. Bu feylesoflara göre: Allah'u Teala vâcibü'l-vücud clunca, bir olması icâbeder. Bir olunca, ancak bir şey yaratması gerekir. Çünkü iki şey yaratmış olsa hadd-i zatında muhtelif iki şey itibariyîe yaratacaktır ki, bu ona vacib olan birliğe munâfi kesrettir. Binaenaleyh bir olan Allahdan ancak bir şey sadır olmuştur ki, o da akıldır. Sonra bu akıldan dört cevher, akl-i sâniden de dört cevher sâdır olmuş; derken bu tertib üzere ar. akıl, dokuz nefis ve dokuz felek meydana gelmiş. Sonra bu felekler harekete gelerek dört temel unsur denilen hava, su ateş ve toprak meydana gelmiş, daha sonra bu unsurlar hareket ederek gök kubbenin altındaki şu alem-i kevn ve fesâd vucud bulmuş...

 

El-Übbî'nin beyanına göre feylesofların bu bâbtaki hezeyanları çoktur. Fakat müddeâlarını delil yolu ile isbât edecek hiç bir mesnedleri yoktur. Delil hususunda sıkıştırılacak olurlarsa: «Böyle şeyler delil ile anlaşılmaz; bunlar ancak riyazatîa anlaşılır. Riyâzatı kim eyi yaparsa söylediklerimizi de o anlar...» derler.

 

Hadis-i şerifde bahsedilen âyetler Vakıa Suresinin 75, 82 âyetleridir. Bunlar hakkında İbni Salâh şöyle demektedir : Murad-ı İlâhi bütün bu âyetlerin yıldızlar hakkında söylenenler için indiğini anlatmak değildir. Bu hususta inen yalnız «rızkınızı behemehal tekzib etmeğe mi kalkıyorsunuz?» âyet-i kerimesidir. Diğer âyetler başka şeyler hakkında nazil olmuştur. Ancak hepsi bir defada nâziî olduğu için hep birden zikredilmişlerdir. İbni Abbâs (Radiyallahu anh)*dan gelen rivayetlerin bâzılarında yalnız bu âyeti zikirle iktifa edilmiş olması da bunu gösterir.»

 

Âyetin tefsirine gelince: Ekseri müfessirler «buradaki rızıkdan murâd şükürdür.» diyorlar ki, Sultânü'l-Müfessirin İbni Abbas (Radiyallahu anh)'ın kavli de budur. Bu takdirde ma'na şöyle olur: «Şükredeceğiniz yerde, yağmuru yıMiza nisbet etmek suretiyle tekzibe mi kalkışıyorsunuz?»

 

Ezher-î ile Ebu Alî Farisiye göre âyetten mudaf hazfedilmiştir. Mâ'na: «Rızkınızın şükrünü tekzibden ibaret mi yapıyorsunuz?» dernektir, Hasan-ı Basrî'ye göre rızkın ma'nası nasibtir...

 

Mevakıu'n-nucümdan murad:  ekser-i Müfesirine göre semâdaki yıldızların batmasıdır. Bazıları mevakı': doğdukları yerlerdir; demiş bir takımları da kıyamet gününde dağılıp saçılmaları ma'nasını vermişlerdir. Hatta nücumdan murad: Kur'an-ı Kerîmin nücumudur diyenler vardır. Bu kavil İbni Abbâs (Radiyallahu anh)'dan mervidir. Kur'an'ın nücumu kısım kısım indirilmesi; mevâkiî de indirildiği zamanlardır. Mücâhid: «Mevâkıu'n-nücum» Kur'an'ın muhkem âyetleridir.» demiştir.